Kayıp Nesil 80'ler

 
Kayıp Nesil
     Selam millet, yeni bir yazı ile daha karşınızdayım. Kayıp nesil kime denir ? Sakarya savaşını bilirsiniz, bu savaşın diğer ismine subaylar savaşı denir. Neden subaylar savaşı denir bilir misiniz ? Çünkü orada verdiğimiz şehit subay sayısı er sayısından çok daha fazladır. Toplamda 14000  askerimiz şehit olmuştur,toplam zayiat 26.000 lakin İlber Ortaylı'ya göre burada şehit olan askerleri artık Türk milletinin üst düzey eğitimli kesimidir. Yetiştirdiğimiz subayların bir çoğunu bu savaşta şehit vermişiz.(%70) Artık ortada kayıp bir nesil kalmıştır sadece. Buradaki kayıp ifadesi fiziksel olarak varlıklarının olmaması demektir.

     Ben ise kayıp nesil olarak 80'erde dünyaya gelen çocuklardan bahsedeceğim. Büyük bir savaş görmemiş bu neslin, ruhani kayboluşundan. En ilginç nesillerden birisidir zannımca bu nesil. Darbeyle gözünü dünyaya açmış nesil, darbenin değiştirdiği yeni bir ülkede büyütülen, büyüyen nesil. Fight club filmini izlemişsinizdir. Orada şöyle bir diyalog geçer;

 " Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran yaşamadı ama bizim de bir savaşımız var, büyük bir buhran bizim hayatlarımız, biz ruhani bir buhran yaşıyoruz."

   Bir siyasi darbenin hemen ardından haksız bir şekilde kurulmuş bir piyasanın içinde  yeni bir kültürel ortamda dünyaya geldi bu nesil. Kültürel zıtlıkların ortasında kalmış, Nurdan Gürbilek'in tabiriyle bastırılmışın geri dönüşünden, Türkiye'nin modern kimliğini oluştururken o güne kadar batırılmış tabi kılınmış, kültürel ifade imkanlarından yoksun bırakılmış içeriklerin 80'lerde bir şekilde geri döndüğü ortamdan etkilenen ailelerin yetiştirdiği çocuklar. Kültürel karşıtlıkların sonuçlarını iliklerine kadar hisseden ailelerin, kendi içlerindeki çelişkilerin yansımasını edinen çocuklar. Hangisi daha baskındı ? Kimi aileler eski kültürle yetiştirmeye çalışırken, kimi aileler değişen yeni kültürün içinde yetiştirdi çocuklarını. Bunun sonucunda aynı nesilden farklı nesiller çıktı ortaya. Varlığın ve imkanların dünyasıyla yokluğun ve imkansızlığın dünyası birbirine temas etmeyecek biçimde ayrılmıştı artık. 80'lerin ilk yarısında baskı ve şiddet ön plandaydı ikinci yarısında ise özgürlükler. Birbirinden ayrılmış aynı iki nesli çıkardı ortaya. Zıtlıkların yetiştirdiği çocuklardık. Farkında değildik bu karmaşaların ama tam içinde büyüyorduk.
    Gazoz kapaklarından tasolar yaparak büyümeye başladık, sokakta oynamanın tadını biliyorduk. Sonra teknoloji girmeye başladı hayatlarımıza.Tv ler yaygınlaşmaya, ard arda özel kanallar çıkmaya başladı. Sokaktan eve kapanışın ilk aşamasındaydık. Tv kanalları arttıkça reklamlardan hayaller kurmayı öğrendik. Gerçek dünya ile Tv dünyasının arasında bölünmeye başlamıştık. Hayallerimiz kimi zaman gerçeklerimizdi, kimi zaman Tv den gördüğümüz , bizlerin önüne servis edilen hayallerdi. Kahramanlarımızı Tv'lerden bize sunulanlar arasından seçiyorduk. Kendi kahramanlarımızı yaratmayı unutmaya başladık.İçinde büyüdüğümüz kültürel zıtlıkların peşinden, teknolojik değişimlerin etkisindeydik. Akşamları sokakta oynamanın yerine, tv de bugün şu film var, evde oturup onu izleyeceğim demenin ilk aşamasındaydık. Tv ler yaygınlaşıyor, yeni yeni kanallar çıkıyor, reklamlar gözlerimizi boyuyor, başkalarının hayatlarını, hayatlarımız ediniyorduk. Sokakta oyun oynamayı da seviyorduk, ama ne tam sokak çocuğu olabildik, ne de teknolojiye ayak uydurabildik.Sonra bilgisayarlar girdi hayatlarımıza. Sanal bir dünyanın ilk aşamasındaydık. Gerçek dünya ile yollarımızın ayrıştığı noktada. Kendimizi sanal dünyaya bıraktık. Kimliğimizi gizleme dönemleriydi, gerçek ismimizi sakladık, takma adlarla Mirc de hiç olmadığımız kişiler gibi tanıttık kendimizi.Sanal bir dünyada sanal bir biz oluşturduk. Ama onu da tam yapamadık, ne gerçek biz olabildik ne de oluşturduğumuz sanal biz.Sonra cep telefonları çıktı, gelişti, akıllandı. Ama biz yine de gerçek dünya ile sanal dünya arasındaydık, arasındayız.Sonuçta bir çok şeyi aynı anda, aynı kısa zaman aralığında yaşamak zorunda kaldık. Ne sokak çocuğu olabilidik tam anlamıyla, ne de teknoloji çocuğu. Şimdi ne gerçek dünyada tam olarak biziz, ne de sanal dünyada. Biz kültürel zıtlıkların ortasında dünyaya gözlerini açmış bir nesiliz, ikilemlerin oluşturduğu bir nesil.büyük bir buhran yaşamamış ama ruhani bir buhran yaşayan. Biz kayıp bir nesiliz. Hadi eyvallah-

    

Yorum Gönder

0 Yorumlar