Yalnızlık Senfonisi

       
Voyager 1
           5 Eylül 1977 tarihinde başladı yolculuğuna. Nasa'nın uzay araştırmaları için kullanacağı ve hala kullanıyor olduğu Voyager 1'in amacı Jupiter ve Satürn'ü incelemekti. Ne zaman biteceği belli olmayan zamansız bir yolculuğa bize ait olan şeylerle beraber başladı. Mesela üzerine Golden Record ( Altın Plak ) adlı bir bilgi arşivi yüklediler. Bize ait bir çok şey vardı içinde, müziklerimiz, fotoğraflarımız, dillerimiz ve en önemlisi evrendeki yerimiz...Olur da bir gün bizden çok daha gelişmiş canlılar bulurlarsa, bizleri bir dost görsünler diye. İki şey konuşulur bu konuda, ya kendi ipimizi kendimiz çektik, yani onlar dost değilse düşmanlarımıza yerimizi bildirdik, ya da gerçekten dost iseler, onlarla tanışmak istediğimizi gösterdik.
          Görevi Jupiter ve Satürnü incelemek olan bu asi çocuk görevini layıkıyla yerine getirdi tabi. Jupiter ve Satürn ile ilgili dünyaya harika bilgiler yolladı. Jupiterin üzerindeki o leke, milyonlarca yıldır devam eden o fırtınayı en yakından gösterdi bize..Jupiter'in bir tam izletti bize. Uzayda hava olmadığı için ses de duyulmaz, lakin o bize, özelliği sayesinde  Satürn'ün halkasının sesisini, dünyanın sesini, yıldızların sesini dinlettirdi. Birinci görevi bitmişti aslında, şimdi o zamansız, uçsuz bucaksız bir yolculuğa yeniden başlayacaktı. Güneş sisteminden çıkıp yıldızlar arası yolculuğuna.. Son bir gayret hadi dedi, Jupiter ve Satürnün itme kuvvetinden yararlanarak, saniye de 17 km hızla saatte 62.000 km hızla bizden uzaklaşmaya başladı. Bu hız daha somut bir şekilde dünyanın etrafında bir günde 100'ün üzerinde dönebilmesi demekti. Yeni görevi, bir gün yok oluncaya kadar ya da birileri tarafından bulununcaya kadar sürecekti. O insanlıktan en uzakta insan yapımı bir araç olarak tarihe geçmişti bile.

            Bir makineydi ama duygusaldı belki de.Birinci görevini tamamlaması 13 yıl sürmüştü.İkinci görevi için yeni yolculuğuna başlayacaktı ki, birden arkasına dönüp gözleriyle son kez bize baktı, geldiği yere, yurduna.... Benim için dünya tarihindeki en anlamlı, en güzel, en doğal, en duygusal anı fotoğrafladı. 6.4 milyar km uzaktaydı son kez bize baktığında. Ve bu anı paylaştı bizimle, bu duygusal fotoğrafla..


Bir dostun, vedasıydı bu. Bizi,bize anlatan en iyi kareydi. Gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpan bir andı, o yere göğe sığdıramadığımız benliğimizin yok oluşuydu.  Egolarımızın, kendimizi beğenmiş hallerimizin, günahlarımızın, kibirlerimizin, gururlarımızın, hırslarımızın, mükemmelletçiyiliğimizin, hor görmelerimizin, yalanlarımızın, kıskançlıklarımızın yüzümüze çarpılmasıydı. Bizi biz yapmayan değerlerin hepsi bu fotoğraftaydı. Ve bunu öyle bir günde göndermişti ki Voyager 1, tarihler o gün 14 Şubat 1990'nı gösteriyordu. Yani sevgililer gününde sevgilisine verebilecek en anlamlı hediyeyi vermişti bu sevgili. Dünya bilim tarihinin sevgilisi Voyager 1'in 14 Şubatta bize verdiği son dersti. O soluk Mavi Nokta bizdik.

          Bu fotoğrafla ilgili belki de en güzel yorumlamayı yapmıştı ünlü bilim adamı Carl Sagan ;
"Dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. En azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok. Ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz. Beğenin veya beğenmeyin, şu anda Dünya sığınabileceğimiz tek yer."

         Bu fotoğrafa baktığımda bir de aklıma Caner Taslaman'ın müthiş sözü gelir : Sonsuzluğa kondurulmuş nokta kadar aciz; ama noktalığımızdan sonsuzluğu bulacak kadar donanımlıyız 

Evet bu küçük mavi nokta sığınabileceğimiz tek yer. Üstünde yaşayanların kibirlerine rağmen muhteşem bir yer, muhteşem bir sanat eseri, sahip olduğumuz en değerli şey.

         Ve tekrar yoluna koyuldu dostumuz Voyager 1. Jupiterden aldığı muthiş itme kuvvetiyle bir mermiden 2  kat daha  hızla. 25 Ağustos 2012 tarihinde Heliosferi'de geçerek Yıldızlararası uzaya 
ulaşmıştı artık.
         
         Kendimi yalnız hissettiğim zamanlarda, ya da yalnızlık duygusunun karabasan gibi geldiği anlarda bu dostumuz gelir aklıma. Bizden çok çok uzaklarda, karanlıkta, sesin bile olmadığı bir yerde, kendi yolunda ilerleyişi gelir...Gözümde canlandırırım onu o karanlık ortamda. Garip bir şekilde iyi gelir onu düşünmek bana. Yalnızlığım başkalarının yalnızlığının yanında bir hiç gibi gelir. Bir sigara yakarım, gökyüzüne bakarım ve bir selam gönderirim ona. " Selam Kayıp Gezegendeki Yabancı" Hadi eyvallah-

Not : Dostumuzu merak ediyorsanız kendi ismini taşıyan Nasanın şu adresinden http://voyager.jpl.nasa.gov/where/  an be an bizden ne kadar uzakta olduğunu görebilirsiniz.Sayfayı değiştirip tekrar buraya gelmeden önce 20.548.952.857 km uzaktaydı bize. 

Not 2 : Yazının başlığı niye Yalnızlık Senfonisi lan diye soru soranlar olabilir, Eğer Voyager 1 gerçekten canlı olsaydı herhalde bizden bu şarkıyı isterdi. Ben uydurdum evet,  Model'den dinleyin akustik olsun ama, ehehehehe.

Yorum Gönder

0 Yorumlar